10 Aralık 2015 Perşembe

Süs Bitkisi Zehra

Eskiden hiç bizim bahçeye, araziye falan inmezdim. Korkutucu bir yer olarak gözükürdü gözüme, babam da hep bir şeyler ekerdi, dikkat etmeyip bir şeylere zarar veririm diye ekstra kendime sebep çıkartırdım. İki sene evvel mi ne, fotoğraf çekmeye merak saldım. Öyle profesyonel bir şey değil canım, telefon yahu. Sonuç olarak pek çok akşamüstünü aşağıya inerek geçirmeye başladım. Aynı yerden gün batımı fotoğraflarım.

Bizim ev denize yürüme mesafesiyle beş dakika bile değil lakin hiç oradan fotoğraf atmamışım, onu fark ettim. Geçen gün gün batımı denizin üstünden çok tatlı görünüyordu, babam bahçedeydi yürüyebilir miyim diye sordum. Yürümesen daha iyi, dedi çünkü köpeklerden biraz tırstığımı bilir, aslında genel anlamda oksijen içine çeken her şeyden tırstığımı bilir. Tamam, ama başka zaman beni götüreceksin dedim. Anlaştık işte öyle.

Annemle beraber babamı tamirciye götürecektik, yolda ona anlaşmamızı hatırlattım dün, gün batımından sonraydı. Adam dayanamadı ve söylemeye başladı: Babam sen süs bitkisi oldun! Hep evdesin, hep evdesin, d vitamini almıyorsun, bahçeye gündüz inmiyorsun, sen nesin, süs bitkisi mi? Öyle böyle derkeeen bugün sonunda gündüz indim. Benim gündüzüm saat iki buçuk üç bu arada, ne yapayım uyanamıyorum bir türlü (insomnia sonrası sabahlar işkence). Tur attım sonra oturdum toprağa, yüzümü güneşe döndüm. Yanıma telefonumu almadım, bir kitap ya da hiçbir şey. Oturdum öylece, dizlerimi karnıma çektim, ne kadar süre bilmiyorum, çok olmasa gerek ama dinledim. Nar ağaçları, zeytin ağacı, çiçekler, biberler, güneş derken insan sessizlik beklentisinde oluyor belki. Ama öyle değil. Uzaktan arabanın sesini yine duyuyorsun, inşaatların sesini, insan telaşını duyuyorsun.

Umutsuzluk yok, yine kuş sesi var. Köpeklerin sesi var, kimisi duymasa dahi çiçeklerin sesi var.



(Botnsvatn, İzlanda. Fotoğraflar: Kristina Petrosiute)

2 yorum:

  1. Bu yazını okuduğum günler, o perişan ve hasta günlerimdi, yorum yazamamıştım. Babam da yataktan çıkmadığım dönemlerde benzer şeyler söyler bana, ''Hamur oldun hamur!!'' der mesela, bir kulağımdan girer, ötekinden çıkar :)
    Nasıl güzel bir yerde yaşadığını görmek, okumak inanılmaz keyif veriyor bana, belki ve umarım, bir gün ben de doğaya daha yakın olurum. Lütfen daha çok fotoğraf çek, o anlattığın güzellikleri görmek lazım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Babalar hep böyle laflar ediyor sanırım. :D
      Eskiden yaşadığım yere bu kadar bağlı değildim, hep gitmek isterdim. Zamanla herkesin büyük şehirlerde yaşadığını, böyle ortamların bulunmasının zorlaştığını kavrayınca aşık oldum. En yakın zamanda çektiklerimi buraya aktarmayı bende isterim :)

      Sil