dün gece aşağı yukarı iki saat yoldaydık. gideceğimiz yeri sevmiyordum. gideceğimiz yer için belirlediğimiz rotamızı da. sonra her yer karardı. binalar, aydınlatılmış yollar, hepsi geçti ve bitti. dönüş yolunda saçlarımı toplamadım. dönüş yolumuz güzeldi. virajlar, çam kokusu, yıldızlar ve yıldızlar. gelecek için bir düşünce ayırdım kenara. sevmediğim yolu tepecektim. tüm virajları dönecektim ve büyük ihtimal yalnız olacaktım. bu ağaçları rüyamda gördüm. bu yoldan geçtim.
yalnız dolanmalara, gecelere ve sabahlara o kadar korkuyla yaklaşıyorum ki sadece rüyamda saf bir şeyler gerçekleşebiliyor. koşarken topuklarımı hissediyorum. hızımı. kıyafetlerimi ve rüzgarı. gün batımını ve sonra doğumunu. onları hissedebiliyorum. girne'de koşuyorum. gündüzleri lanet inşaatlarla, lanet bir trafikle beni karşılayan girne geceleri rüyalarımda benim için bomboş oluyor. yokuşlardan aşağıya koşuyorum. yolları dönüyorum. yetişmeye çalışıyorum ve bir şekilde artık yetişmeme gerek kalmıyor. dağların dibinde oluyorum. esiyor ve bunu hissedebiliyorum. uyanık olduğum zamanlar bunları yapmak istiyorum.
Şehirden ve kıştan çok korkuyorum ben de. Hatta nefessiz kalıyorum bazen, sonra normal bir şekilde hayatın getirdiklerini yaşayan insanlara özeniyorum. Girne'de yaşamayı çok istedim yazdıklarını okurken, gökyüzünü rahatça görebilmeyi, doğada olabilmeyi. İstanbul'dayım ve çok korkuyorum buradan, umarım kış yavaş gelir.
YanıtlaSilUmarım kış yavaşça gelir senin için bu sene. Tatlı tatlı ve alıştırarak, kendini sevdirerek. O insanlara ben de çok özeniyorum. Şehirler çok korkutucu, kalbimin deli gibi atmasından ve beni terler içerisinde bırakmasından ibaret neredeyse her tecrübem. Gökyüzünde yıldızları doyasıya izleyebildiğin, doğada olduğun, korkusuz olduğun yerlerde olmanı çok içten diliyorum. Belki kışın bir fırsat olur, sıcacık yerlerde bulursun kendini, umarım :)
Sil