13 Ağustos 2015 Perşembe

Unfaithful

Olivier Martinez'i severim. (Girişe bak hele)
Bir gün kendisi hakkında tumblr'da resim bakınırken, Unfaithful'la ilgili çok güzel bir şeye denk geldim :

Ben SPOILER ALERT'imi vereyim de sonra pişman olmayım.

Embedded image permalink

O an öyleydi. Bunu gördüğüm an aşıktım (halen daha aşık olabilirim, kim bilir), ve gerçekten beynimin içinde hissettiğim birisi vardı, her gece rüyamda görmekten hiç bunalmıyordum, uyanmak istemiyordum. Öyle shitler işte.

Dedim, Zehra, bir izle kızım. Denk geldim film kanallarında izledim. LAN Olivier Martinez'e gıcık kaptım. Sen nasssı bir karaktersin Paul Martel dedim, öldüm dirildim, öldüm dirildim. Richard Gere'nin karaktere baya üzülmeden de edemedim. Ha birde, herkesin hayatında bir Paul Martel vardır dedim. Herkesin aklını çelen bir genç yahuşuhlu vardır bence. İstersen fiziksel yakınlaşırsın, istersen benim gibi social anxiety yaşayan biri olarak acayip şekilde birlikte olursun.

Film ne bileyim, benim için herkesin hayatından bir kere geçsin diyeceklerimden. Şimdi beni düşündürmüyor değil, kendimi Richard ağğbimin karakterinin yerine koydum. Affeder misin eşini dedim, düşününce kadının aklını çelmiş, onun suçu yok, salaklık etmiş falan, bende affederim gibime geliyor. Ki normal şartlarda NEVEEEERR. Ay düşündüm neden kabul edeyim şimdi yine, ikileme düştüm.

Filmin sonu beni vuruyor. Anlayabilmiş değilim. Alnımın ortasından çat diyor. Işık bir kırmızı, bir yeşil yanıyor, sabah oluyor, filme aşık oluyorum.

küçücük not : ya bana da richard gere'nin karakterinden verin. böyle kar küresinin içine saklasın bir şeyler. ki ben salağım, asla bulamam. ossunn, hayali güzel. 

daha küçücük not : sen önce bana beyaz lalemi ver aşık olduğum.

Yahu unuttum dfghfds

inatla spoiler alerte rağmen izlemeyip, bu yazıyı okumuşsanız, imdb linki.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder