kaç ay oldu? altı ay mı olacak? kendime acı çektirdim. deliye döndüm, geceleri ağladım zırladım, bağırarak ağladım, kalktım deniz kabukları kırdım, fotoğraf gördüm ona ağladım, önümden gülümseyen insanlar geçti onlara da ağladım. çok ağladım galiba. kendimi kaybettim herhalde. zirvesini gördüğümde derslerime giremedim, yataktan kalkamadım, kalktığımda dersliklerdeki merdivenleri başım dönüyor diye çıkamadım, sarhoş gibi yürüdüm sokaklarda kaç defa araba çarpacaktı son saniye ayıldım. bir de birkaç şarkıyı dinlemeyi bıraktım. ha bir de, ağladığım gerçeği acayip geldiğinden bunu her yerlere yazdım.
açıkçası, ben bunları neden yaşadığımı veya niye yaşadığımı bile bilmiyorum. altı ay benim gibi zaman kavramıyla takıntılı bir insan için aşırı uzun geliyor.
onu bunu geçersek, şu son günlerde anlam veremedim o aylara. birkaç gün üzülmem gereken şeylerdi oysa, eski ben olsa ohoo gözyaşı bile çok gelirdi. içimde tanımlayamadığım bir huzur oluştu. biraz daha her şey güzel olur zamanla diye ummaya başladım. yani, neden olmasındı.
mesela bugün bir ada insanına çok acayip gelse de, deniz sezonunu açtım. annem hasta oldu, babam çok yoğun çalışıyordu, kardeşim bolu'ya gittiydi geldiydi derken anca. saatlerce yüzdüm, içimden BEN BİR BALIĞIM! diye bağırdım. başıma güneş geçmiş midir diye düşünüp korktum ama geçmedi. belki biraz bronzlaşırım dedim o da olmadı :)
alışkanlıktır, babam hariç herkes telefonunu denize giderken evde bırakır. sooonra, ne zaman denize gidecek olsak o gün çiçek dolması yapılır. denizden sonra paket paket cips alınır zira herkes kurt gibi açtır ama eve gidinceye kadar ölsek ölürüz acımızdan.
experimental mutfak şahane gidiyor şuan. seitan yaptım geçen gün. biraz hamurumsu oldu ama etçil aileme sevdirebildim. etçil diyorum ama artık çok az et yiyorlar. süt ürünü babam tüketmiyor, annem ve kardeşim için daha gidilecek çok yol var. işte en son evdeki bademleri kırıp sütlerini yaptım. çok da güzel oldu. her şey şahane, bir buçuk yıl geride kaldı.
rüyamda feynman'ın kısa işlerinin derlendiği bir kitabım var, kendimi onu okurken buldum. bir an önce harry potter ve sırlar odası'nı bitirsem de ona geçsem diye heves ettim. ama her şey tadını çıkararak, sırasıyla. sonra denize gitmenin düşüncesiyle aklıma başka bir kitap geldi. bitter lemons of cyprus. çok yakın bir arkadaşım bahsedince ismini kafama yazdıydım. sonra ders aralarımda kütüphanede dolanmak alışkanlık oldu ve kıbrıs kitaplarına bakarken buluverdim! iki defa ödünç aldım ama okuduğum sayfa sayısı elimin parmaklarını geçmedi, ders aralarında kütüphanede okumak daha zevkliydi...
sonbahar gelecek, havalar serinleyecek ve yine tüm yalnızlığımla sabahlarımı kütüphanede geçireceğim bak bunun yolunu gözlerim. bir yandan da o kitabı bitirmek istemediğime inanmaya başladım. sanırım kimse lawrence durrell'in anlattığı gibi anlatmadı kıbrıs'ı. sayfalarda kaybet beni!
sanırım yine oldukça karmaşık bir hal aldı yazma işi.
neyse devam. olduğu kadar yani, zorlayalım mı?
youtube'da avrupa yakası'na erişemediğimden (ülke şeysi bir şeylerdi galiba) yüzümü friends'e çevirdim. ilk iki sezonu çok çok sevdiğimden kışın izlemeye ayırıp üçüncüsünden başladım. canım phoebe. arada birkaç film izledim, şimdi belki bir tane daha izlerim. watchlist inceleyecektim bak unutup gönderi yazmaya başladım. ohoo zehra.
hadi ben kaçıyorum.
şarkı bırakacağım, dinlediğimi söyleyeyim dedim çok kış gibi. hemmen yazlık bir şey bulup geliyorum. papooz- ann wants to dance
insan olmak garip dicem,sanki başka türlüsünü denemişim gibi.Anlattığın ruh hali o kadar yakın ki, ben günlerce ağladım o yataktan hiç çıkmadım, biri bana yataktan kalk ya da yemek ye dediğinde boğazımı bıçaklıyorlar gibi hissettim.Biliyordum üzüldüm kişiye değmezdi, iyi de olmuştu öyle daha iyi olacaktım herkes biliyordu; ama bana göre yine de gitmesindi.şehrin her yanında izi vardı sanki, dinlediğim her şarkı baştan sona ona yazılmştı, televizyondaki aptal reklamlara ağlıyor, mutlu insanları gördükçe daha da ağlıyordum.neyse bnlara sonra devam ederiz yazarken bile içim şişti yeniden.
YanıtlaSilseni ne zaman takip etmeye başladğımı hatırlamıyorum, lşuan öğrendim adada yaşadığını; ama adada yaşamak çok güzel bir şey öyle değil mi, git ve sırtüstü yat denizde bırak kendini acını unutmasan da o n hafifletecektir, ha bi de aile gerçektrn büyük nimet
umarım şuan daha iyi hissediyorsundur. kalbim gerçekten rahat bugünler, aylar boyunca içinde bulunduğum haller son bulmuş gibi. eve yürürken hep acaba "geçecek bunlar" denilen günler nasıl olur diye düşünüyordum.. böyleymiş.
Siladada yaşamak güzel sanırım, tadını çıkartabilene güzel :) benden daha çok gezene, yüzene çok çok güzel. çokça, tonlarca sevgiler