Tek bir liste içerisinde çakılı kaldım resmen. Playlist Frank'ten Einstürzende'ye öyle bir geçiyor ki, hönk deyip kalmamak elimde olan bir şey değil. Şunun morning'i olsun, evening'i olsun, yağmurlusu olsun, rüzgarlısı olsun, yolda sı olsun, her şeyi olsun. Ay umarım hiç depresif bir şeyler yapmam.
En az yirmi, otuz kitap okunacak.
Mükemmel bir alıcıyım. Hayat beni gittiğim kitapçılarla sınamış. Bir daha görüp, bulamam diye çok kitap aldım. Malumunuz, yaşadığım yerde çok kitapçı da yok ve ben neredeyse hiç dışarıya çıkmıyorum (bir ara şunu anlatmalıyım). Bundan ötürü biriktiriyorum resmen. Şu dört ayda bitirdiğim tek kitap Fareler ve İnsanlar (uyandım, okudum, bitirdim) o da ne kadar ivmemin düştüğünün kanıtı. Okuma listemi yapayım mı daha sonra? O kitapların bir kısmının alınışının dahi hikayesi var! Okuma listem bitince dışarı çıktığımda bir kitaba dokunduğumda daha iyi hissederim diye umuyorum. Heyecanlı olur belki alıcı olmak.
Kocaman olan İzlenecek Filmler Listesi daha da büyütülecek.
Şunu düşünürkenden aklıma izleyemediğim, izleyemediğim için büyük üzüntü yaşadığım Loin Des Hommes geldi. Hedeflerin ilki tüm Bond filmlerini bitirmek, böylelikle Spectre'a hazır olmak! *.* Herkes bir şeyler öneriyor, bir yere not ediyorum tamam ama nereye kadar? Eğer yağmurlu zamanlar, havanın esip gürlediği zamanlar film izlemeye teşvik etmiyorsa, ne ediyor? Ben iki sene evvel miydi neydi, ilk defa The Evil Dead'in orijinal üçlemesini izlemiştim, o dönem de sonbahardı. Hatta o gün dinlediğim şarkılar bana halen daha onu hatırlatıyor. Bu sonbahar yine izlemek istiyorum. Nedense kült korku filmleri çoğu insana şuan komik geliyor ama ayrı bir zevki yok mu? Bilgisayar efektleri ile öldürülmemiş korku, kurgusu muazzam olan korku...
Belki bir işe girilecek.
Bir buna kesin diyemiyorum. Bir yanım günlerimi boş geçirmemek adına bunu istiyor ama dışarı çıkınca anxiety problemi baş gösteriyor. Ne billeeeyim. Bu da başka yazının konusu, ama olursa sonbahar ayı olur sanırım.
Bir sürü hesap kapatılacak.
Çok fazla platformda hesabım bulunuyor, tamam kullanıyorum ama bu bana internette geçirilen boş saat olarak dönüyor. Öyle kısarım, giderim ki bir ara belki, sadece belki, kullandığım twitter hesabını, instagramı, facebook'u kapatırım. Yeni hesaplar açıp, en yakın üç arkadaşımı eklerim. Twitter zaten bunu çok ciddili yazıyorum haber okumak için tuttuğum hesap. Ne güzel olurdu bir blog olsaydı! :) O zaman bekleyiş başlar, tüm alınan ilhamlar bir yerlere not edilir, kapatmalar start düdüğünü duyar.
Bahçede iş var!
Boşuna organik tarım kitabı almadım... sdfghjkgf, şaka bir yana, akşamüstü özellikle bahçe/ tarla/ arazi mükemmel yer. Bitkileri sulamak, onlarla ilgilenmek bu sırada muazzam bir gün batımına tanıklık etmek, hayatın küçük saf enerjileri. Sonbaharda bir başka olur her yer. Genel anlamda. Saçlar uçuşur rüzgarda, bitkilerle dans ederim.
Şiir, şiir, daha çok şiir.
Bilmiyorum söyledim mi ama şiir sevmem. Hiç sevmem. Sevdiğim tek dönem Victorian. Sevdiğim tek şair Lord Tennyson. Baktım bu sonbahar PJ Harvey şiir kitabı çıkarıyor, güzel şiirlere de denk geldim internet ortamında, bu şiir düşmanlığım son bulsun istedim. Kitaplar okunurken araya birkaç şiir sıkıştırmak istedim.
Bugünlük benden bu kadar :) Aslında bir başka yazıda yazdım, ama daha geneldi, sabah yazılan bir şeydi, yorgunluktu, ki gene güzeldi.
Şarkı önerebilir miyim?
Chromatics, In The City ve Honeyblood'dan Anywhere but here.
Sabah yazsaydım şarkı Morning Sun olacaktı, Robbie'den.
Yazıyı yazarken hep Yüzüklerin Efendisi'ni düşündüm, olacak iş değil.
Kendimi bir an için daha az yalnız, biraz daha güçlü ve normal, çokça da sana yakın hissettim. Şu son koyduğun fotoğraftaki verandada oturmuş, çay içtiğimizi ve hafif bir ruh halinde olduğumuzu hayal ettim bir an, ne güzel olurdu.
YanıtlaSilSon paylaştığınızı okuyunca bende de aynı durum oldu. Son fotoğraftaki verandayı geçenlerde paylaşıp hemen sildiğim depresif bir yazının sonunda o an bulunmak istediğim yer olarak tarif etmiştim. Güneşin yeni doğduğu, saat 7.30 belki 8 etrafın altın gibi olduğu, biraz rüzgarlı bir ortamda çok güzel gider diye düşünmüştüm. :)
Sil