19 Kasım 2015 Perşembe

Sayılı Gün Çabuk Geçer

İzlediniz mi bilemem tabi, ama kendini büyük bir Nick Cave hayranı olarak tanımlayan ben biopic niteliğinde olan 20,000 Days on Earth'ü seve seve birçok kez izledim. Yine de kendisini sevmeyenlere, ya da hayatını detaylı bilmeyenlere sıkıcı gelebilir.

Konuyu bağlayayım, sonlara doğru Nick hayatımın en güzel laflarından birini ediyor. "All of our days are numbered. We cannot afford to be idle. To act on a bad idea, is better than to not act it all…because the worth of the idea, never becomes appearant until you do it. Sometimes this idea can be the smallest thing in the world. A little flame that you hunch over and cup with your hand and pray will not be extinguished by all the storm that hauls about it. If you can hold on to that flame, great things can be constructed around, that are massive and powerful and world changing. All held up by the tiniest of the ideas."

Bazen yaşadığım olayları bir işaretler dizini olarak kabul ediyorum. Hepsi bu ana çıkıyor. Bütün o bir şeyler yapmayışlar, yataktan kalkamayışlar, rüyaların tırt olması, bıkkınlık hisleri buna çıkıyor. Sayılı günler yaşadığımı kabul ettim son iki gündür. Nick'in bu sözlerini motto olarak kullanacaktım artık. Her saniyeye ayrı bir anlam yükleyecektim. Kendime minik hedefler koydum. 

Blog ile ilgilenecektim ve insanlara ulaşmaya çalışacaktım. Hayattan aldığım dersleri bir on yedilik olarak en iyi buradan anlatabilirim çünkü. Sinir krizleri normal, anksiyete normal, depresyon normal. Herkes yaşar. Stabil bir mutluluk çizgisi çizmek çoğu günler için mümkün değil. Beraber aşarız diye düşündüm. Davranışlarıma çeki düzen vermeye, zamanı bir lütuf olarak görmeye başladım. Uzakta olan arkadaşlarımla sohbet ettiğim, ailemle keyifli çay saatleri yaptığım, sevdiğim sevildiğim bir zamanın hayalini kurdum. Gerçek olmasına karar verdim. Perşembe günleri insanı oldum. Hafta sonlarını beklememeye, hayatı kendimden uzaklaştırmamaya karar verdim. En iyi insan her günün, her saatini, her saniyesini yaşayandır dedim. 

Uzun lafın kısası, çok pozitif, çok motivasyon dolu bir yazı oldu. Bir süre boyunca her gün dünya üzerime çöküyormuş gibi hissedip ağladım. Hem kendime ağladım, hem de diğer insanlara. Çok acayipti. Karanlık bir ruhun gölgesinde yaşadım azıcık. 


Yayınlamaktan da emin değilim şu yazıyı. Güzel yazamadım. Ama point kesin, all of our days are numbered, we cannot afford to be idle.

İyi akşamlar! :)

*Yani ben bunun üzerine biisssürüüü yazı eklerim, bu karmakarışık olanı görmezden geliriz, hah?:)

4 yorum:

  1. Duydum ama izlemedim. :)

    Benim de kitabım çıkıyor, onun heyecanı içindeyim şu sıra... Sevgiler... :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nick Cave seviyorsan tavsiyemdir, sevmiyorsan sıkıcı olacaktır muhtemelen.

      Kitap hayırlı uğurlu olsun şimdiden, tatlı bir heyecan olsa gerek. Sevgiler :)

      Sil
  2. Çok güzel yazı olmuş. Günışığı gibi hisler bunlar, parlak, yanıp sönen, ışıltılı. Ben de yaklaşık üç yıldır düşünceyi bakış açısı haline getirmeyi, bakış açısını eylem, eylemi de sonunda kalıcı bir huy haline dönüştürmeyi deniyorum. Aynen bahsettiğin doğrultuda ve bakış açısında, eylemlerimi belirliyorum, umarım kalıcı hale gelirler, ikimizinkiler de:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim :) Günışığı ne güzel tanım.Umarım kalıcı hale gelirler, güzel şeyler paylaşırız. ^^

      Sil